Hızlı Ara

Günümüzde, piyasada, cins, kalite, fiyat ve etki gücü bakımından birbirinden farklı birçok temizlik malzemesi bulmak mümkündür ve her geçen gün de, fiyatı, ambalajı, bileşimi iyileştirilerek kullanıcılara (tüketicilere) sunulmaktadır. Burada, başta su olmak üzere, temel temizlik malzemelerinin yapısı, özellikleri ve kullanılması ile ilgili bilgilere yer verilmiştir.

Su ve Özellikleri

Su, temizlikte kullanılan en önemli maddedir. Suyun, temizlikteki en önemli görevleri şunlardır:
– Su, iyi bir eritkendir. Suda eriyen bazı kirler başka hiçbir temizlik maddesine gereksinim duyulmadan, sadece su ile temizlenebilir. Örneğin, çay lekesi, suda eriyen boyalar, çamur vb.
– Temizlikte kullanılacak diğer maddelerin (sabun, deterjan, ağartıcı vb.) çoğu, ancak su ile birlikte aktif hale gelerek gerekli temizliği yapabilirler.
– Yıkama ve durulamada gerekli olan (fiziksel) hareketlilik de, su yardımı ile gerçekleştirilir.
– Temizlik esnasında, temizlik malzemelerinin de yardımı ile su, kirleri bünyesinde tutar ve eşyalardan uzaklaştırır.

Suyun Sertliği

Normalde nötr olarak kabul edilen su, hidrojen ve oksijen bileşiğidir (H2O). Ancak, suya karışan kalsiyum ve magnezyum bileşiklerinin miktarı suyun sertlik derecesini meydana getirir. Suyun sertliğinin tayininde Fransız, Alman ve İngilizler, farklı sertlik dereceleri kullanmaktadırlar. Fransız sertlik derecesine göre, 1 litre suda 10 mg. sertlik veren madde bulunduğunda, suyun sertlik derecesi l’dir.

Buna göre; 0-7 dereceli su, çok yumuşak (litrede 0-70 mg sertlik veren madde) 8-14 dereceli su, yumuşak (litrede 80-140 mg sertlik veren madde) 15-21 dereceli su, orta sert (litrede 150-210 mg sertlik veren madde) 22-32 dereceli su, sert (litrede 220-320 mg sertlik veren madde) 33-50 dereceli su, çok sert (litrede 330-500 mg ve daha fazla sertlik veren madde) olarak kabul edilir.

Kalsiyum ve magnezyumun karbonatlarla yaptığı bileşikler (kalsiyum karbonat, magnezyum karbonat) suda geçici sertlik meydana getirir. Geçici sertlik, suyun kaynatılması ile giderilir. Sıcaklığın etkisi ile suyun içindeki kalsiyum karbonat çözünerek kalsiyum oksit (CaO) ve karbondioksit (CO2) meydana gelir. Kireç, kaynatma kabının tabanına (çaydanlıklarda olduğu gibi) çöker, karbondioksit açığa çıkar (Kireci çözmek için asit kullanılır).

Kalsiyum ve magnezyum iyonlarının fosfat, silikat, florür ve sülfatlarla yaptığı bileşikler, suda kalıcı sertliği meydana getirir. Kalıcı sertliğin giderilmesi için, suya kimyasal bileşikler ilave etmek gerekir. Örneğin; çamaşır sodası (Na2CO3).

Olumsuz etkileri açısından, sert sular;
– Geçici sertliği meydana getiren bileşikler, yıkama esnasında kullanılan suyun sıcaklığının etkisiyle, makine aksanlarının üzerine çöker ve çamaşır makinelerinin ısıtma elemanlarının gücünü azaltır,
– Sabunların suda çözünüp köpürmesini engeller;
– Liflerin aralarına girerek eşyaları sertleştirir;
– Beyaz çamaşırların grileşmesine sebep olur;
– Renkli çamaşırların rengini matlaştırır;
– Çamaşırların durulama sayısını arttırır;
– Daha fazla sabun, deterjan kullanılmasına yol açar.

Suyun Sıcaklığı

Temizliğin sonucunu önemli ölçüde etkileyen suyun sıcaklığı ile ilgili aşağıdaki noktalara dikkat edilmelidir.
– Sıcaklık, yıkanacak çamaşırların lif özelliğine göre ayarlanmalıdır. Örneğin, yünlü ve ipekliler için en uygun sıcaklık 30-40 °C olmalıdır.
– Sıcaklık, çamaşırlarda biriken kirin cinsine göre ayarlanmalıdır. Örneğin, bileşiminde protein, enzim bulunan (kan, et, süt, yumurta) kirlerin temizlenmesinde 60 °C’nin üstünde sıcak su kullanılmamalıdır. Sıcaklığın etkisi ile protein pişer (koagüle, denatüre olur) ve çamaşırların dokularının arasına yerleşir, temizlenmesi de zorlaşır.
– Bazı temizlik maddeleri sıcak suda daha kolay aktif hale gelir. Örneğin sabun, deterjan, çamaşır suyu gibi.
– Sıcak su bazı mikroorganizmaların dezenfekte edilmesinde de etkilidir.

Suyun sıcaklığı “hissedilen ve derecelerle ifade edilen bir özelliktir”. Suyun sıcaklığının ölçülmesinde; Celsius, Fahrenheit, Kelvin ve Reomür ölçekleri kullanılmaktadır.

Celsius (Selsius) Ölçeği: Suyun donma noktası “0″, kaynama noktası “100″ olarak kabul edilir. Sıfır ile yüz arası, 100 eşit parçaya bölünmüştür. Eşit parçalardan her biri, 1 °C’dir. Türkiye’de Celsius birimi (centigrade) kullanılmaktadır.

Fahrenheit (Fahrenhayt) Ölçeği: Suyun donma sıcaklığı “32″, kaynama sıcaklığı “212″ olarak kabul edilmiştir. Hu iki nokta arası, 180 eşit parçaya (21232-180) bölünmüş olup her bir parçaya 1 F denilmektedir.

Kelvin (Kelvin) Ölçeği: Suyun donma sıcaklığı 273, kaynama sıcaklığı 373 olarak belirlenmiştir. Bu iki nokta arası, (373-273=100) eşit parçaya bölünmüş olup, her bir parçaya 1 K denilmektedir.

Reomür (Remür) Ölçeği: Suyun donma sıcaklığı “0″, kaynama sıcaklığı “80″ olarak kabul edilmiş ve bu iki rakam aralığı eşit parçalara bölünerek, her bölüme 1 R denilmiştir.

Temizlikte kullanılacak su ne kadar sıcak olursa, kirin o derecede kolay çıkacağı ve temizliğin daha iyi olacağı kanısı yanlıştır. Örneğin; bileşiminde protein bulunan kan, yemek, et suyu gibi organik yapıdaki kirler, yüksek sıcaklıkta sabitleşir ve temizlenemez. Ayrıca, yün, ipek ve bazı sentetik kumaşlar sıcak suda çeker, keçeleşir, buruşur ve özelliğini kaybedebilir.

Suyun Temizliği

Suyun kirliliği, taşıdığı yabancı maddelerin cinsine ve miktarına bağlıdır. Kaymağından kullanım alanına gelinceye kadar çevreden karışan toz, toprak, boya, asit, alkali, tuz, alkol gibi organik ve inorganik bileşikler, su için “yabancı maddeler”dir. Bu yabancı maddeler insan sağlığı bakımından zararlı olduğu gibi temizlik işlerini de zorlaştırır; çamaşırların dokuları arasına girerek daha da kirlenmesine sebep olabilir.

Sabun ve Özellikleri

Yumuşak ve yumuşatılmış sularda, sabun en etkili, ekonomik ve sağlıklı bir temizleme maddesi olarak bilinmektedir. Türk Standartları Enstitüsü’nün (TSE) tanımına göre; Sabun, bitkisel veya hayvansal yağların veya yağ asitlerinin alkali hidroksitlerle reaksiyonu sonucu elde edilen genellikle temizleyici olarak kullanılan bir maddedir.

Kısaca sabun, yüksek moleküllü yağ asitlerinin sodyum veya potasyum tuzlarıdır. Sabun yapımında; zeytinyağı, ayçiçek yağı, yer fıstığı yağı veya hayvan iç yağları kullanılırsa da genellikle zeytinyağı tercih edilir. Hidroksit olarak da sodyum hidroksit (NaOH) veya potasyum hidroksit (KOH) kullanılır. Kullanım amacına göre, katkı maddesi (dolgu maddesi) olarak, sodyum silikat, boraks, reçine, boya, gliserin, parfüm, antiseptik maddeler vb. ilave edilir.

Sabun Çeşitleri

Bileşimlerindeki kimyasal maddelerin özelliklerine ve kullanıldıkları yere göre sabun çeşitleri şunlardır:
a. Çekirdek Sabun: Alkali olarak Sodyum Hidroksitsin (NaOH) kullanıldığı, banyo ve çamaşır yıkamada tercih edilen, kalıp veya granül sabunlardır.
b. Arap Sabunu: Alkali olarak Potasyum Hidroksit’in (KOH) kullanıldığı, evin çeşitli bölümlerinin ve ev eşyalarının temizliğinde tercih edilen, yumuşak kıvamlı, açık sarı, açık kahverengi sabunlardır.
c. Prina Sabun: Zeylinden yağ elde edildikten sonra, kalan posa, triklor etilen veya karbontetra klorür gibi eriticilerden geçirilerek, prina yağı elde edilir. Bu tip yağlarla yapılan sabunlara da prina sabunu denir. Prina sabunları genellikle yeşil renkli olup, iyi cins sabunlardandır.
d. Sıvı Sabunlar: Potasyum bileşimli kıvamlı sabunların, damıtılmış arı suda çözülmesi ile elde edilir. Kalıp sabunlara göre, kullanımı daha pratik, ekonomik ve sağlıklıdır.
e. Toz Sabunlar: Toz halinde üretilmiş, çekirdek sabunlardır. Bileşiminde su, yumuşatıcı olarak soda, beyazlatıcı olarak da çoğunlukla sodyum perborat ilave edilir.
f. Tedavi Edici Sabunlar: Egzema, akne vb. çeşitli cilt hastalıklarının tedavisinde kullanılan, bileşimine kükürt süblime, katran vb. ilave edilerek elde edilen tıbbî sabunlardır; doktor kontrolünde kullanılmaları gerekir.
g. Cilt Sabunları (Tuvalet Sabunları): Bileşiminde alkali oranı düşük, yağ asidi oranı yüksek olan ve gliserin, lanolin, badem yağı, bitki özü yağı gibi cildi koruyan ve besleyen maddeler ile parfüm ilave edilerek yapılan sabunlardır.

Sabunun Temizleme Özelliği

Sabun su ile birleşince, kendini meydana getiren maddeler ayrışır. Alkali olan hidroksitler kirleri yumuşatır ve kirlerdeki yağlarla birleşerek sabunlaşmayı yapar. Ayrıca sabun, suyun, çitilemenin ve makinenin hareketi ile köpük oluşturur. Bir kısım kirler, bu köpük tarafından tutulur. Böylece, fiziksel ve kimyasal olaylar sonucu, eşyalar temizlenir. Sabunun istenen temizliği yapabilmesi için suyun, sıcak, yumuşak ve yeterli miktarda olması gerekir. Sabun, sert sularla kullanıldığında, bileşimindeki yağ asitleri, sudaki kalsiyum (veya magnezyum) ile birleşerek, suda erimeyen bir tortu bırakır. Bu tortu, sabunun temizleme gücünü azaltır ve koyu renk kumaşlarda beyaz lekeler bırakır.

Sabunlarda Bulunması Gereken Özellikler

a) İyi cins sert sabunlar şu özellikleri taşımalıdır:
– Yağ asidi oranı ortalama %70-75 olmalıdır,
– Bileşiminde %25′ten fazla nem bulunmamalıdır,
– Suda eridiğinde tortu bırakmamalıdır,
– Sağlığa zararlı katkı maddeleri içermemelidir (boya, esans vb),
– Çamaşırlarda renk bırakmamalıdır,
– Çok çabuk eriyip fire vermemelidir,
– Kullanırken şekli bozulmamalıdır.

b) Yumuşak sabunlar (Arap Sabunu) aşağıdaki özelliklerde olmalıdır:
– Macun kıvamında olup, koyulduğu kabın şeklini kolayca alabilmelidir,
– Şeffaf, homojen ve tortusuz olmalıdır,
– Güzel, hoş kokulu olmalıdır,
– Açık kahverengi veya sarı renkte olmalıdır.

Deterjanlar

Deterjanlar, birçok temizlik işlerinde kullanılan, kısmen sabun özellikleri taşıyan, sentetik deterjanlar olarak bilinen, yüzey aktif maddelerdir. Sentetik deterjanların ham maddesi, petrol ve kömürdür.

Sabunun ham maddesi olan hayvansal ve bitkisel yağların, insan beslenmesinde kullanılması, sabunların sert ve soğuk sularda köpürmemesi, üretim ve depolama güçlükleri, özellikle 1950′li yıllardan itibaren, genel temizlik, çamaşır, bulaşık yıkama işlerinde deterjanların kullanılmasını giderek yaygınlaştırmıştır.

Deterjanın Bileşiminde Bulunan Maddeler ve Özellikleri

a. Yüzey Aktif Maddeler: Deterjanlarda esas temizleme işlemini yapan maddelerdir.

Bu maddeler, serbest enerjisi yüksek olan suyun, yüzey enerjisini düşürerek, suyun karıştırılması veya çalkalanması esnasında bol köpük oluştururlar. Böylece, az miktarda kullanılmış olsalar dahi, yüzeyi kolayca ıslatıp, gözeneklerden girerek, kirleri uzaklaştırır ve tekrar eşya üzerine çökmelerine engel olurlar.

Deterjanların yapısındaki başlıca yüzey aktif maddeler şunlardır:
– Alkil Benzen Sülfonat (ABS)
– Alfa Olefin Sülfonat (AOS)
– Düz Alkol Sülfonat (AS)
– Sekonder Alkol Sülfonat (SAS)

b. Su Yumuşatıcıları (Güçlendiriciler): Su yumuşatıcılarının temel görevi, sert (kireçli) sularda bulunan Kalsiyum ve Magnezyum iyonları ile birleşerek, etkilerini azaltmak ve yüzey aktif maddelerin temizleme gücünü arttırmaktır. Güçlendirici olarak genellikle, karbonat ve fosfatlar kullanılmaktadır. Fosfatların, doğal su kaynaklarını ve çevreyi kirleterek insan sağlığını tehdit etmeleri nedeniyle, birçok ülkede kullanımı yasaklanmıştır.

c. Emülsiyon Oluşturucular: Kir parçacıklarının, kumaşın üzerine çökmesini önlemek için kullanılan maddelerdir. Genellikle, sodyum karboksimetil selüloz kullanılmaktadır.

d. Ağartıcılar: Renkli çamaşırların renklerinin daha parlak olması ve beyaz çamaşırların daha iyi beyazlatılması amacıyla, deterjanlara ilave edilen, klorlu ve oksijenli bileşiklerdir. Klorlu ağartıcılar (çamaşır suyu), pamuklular, pamuklu ile sentetik karışımlı kumaşların temizlenmesinde etkilidirler, ancak, ipek ve yünlü dokumalara zarar verebilirler. Bu nedenle, deterjanların bileşimine, bütün liflerde rahatlıkla kullanılabilecek, oksijenli ağartıcılar ilave edilmektedir. “Oksijenli su” sistemli deterjanlar olarak tanıtılanlarda, çoğu zaman sodyum perborat kullanılmaktadır.

e. Korozyon Önleyiciler (Aşınmayı Önleyiciler): Çamaşır makinelerinin metal aksamını korumak için, giysilerdeki düğme, fermuar, toka gibi oksitlenebilecek yüzeyler üzerinde bir tabaka oluşturarak, korozyonu (aşınmayı) önleyen maddelerdir. Çoğu zaman sodyum silikat kullanılır.

f. Enzimler: Suda kolay çözülemeyen proteinli (kan, ter, et suyu, süt lekesi gibi) kir ve lekelerin parçalanmalarını sağlarlar. Enzimler, kendileri gibi bileşiminde enzim bulunan kirlerde, protein çözücü biyolojik bir etki yapmaktadırlar. Bu özelliğinden dolayı, bileşiminde enzim bulunan deterjanların, protein bileşimindeki yün ve ipeklilerin temizliğinde yoğun olarak kullanılması önerilmemektedir. Ayrıca, klorlu ağartıcılar da enzimlerin etkisini azaltacağından, bu tip deterjanla yapılan temizliklerde, deterjanlı suya çamaşır suyu ilave edilmemelidir.

g. Köpük Oluşturucular: Köpüğün görevi, suya karışan kirlerin suyun üzerinde tutulmasını sağlayarak, kumaştan uzaklaştırmaktır. Köpük oluşturucular, köpüğün belli bir düzeyde tutulmasını sağlar ve köpüğün dayanıklılığını artırır.

h. Floresan Parlatıcılar: Kumaş tarafından absorbe edilerek, görünmeyen ultraviyole ışınlarını, görünebilen mavi ışık haline getiren, böylece, beyaz çamaşırlara beyazlık, canlılık ve parlaklık kazandıran maddelerdir.

i. Diğer Maddeler: Deterjanların bileşiminde ayrıca;
– Mikrop öldürücü antibakteriyel maddeler,
– Koku verici çeşitli esanslar (parfümler),
– Dokuların arasına girerek, kumaşları yumuşatan yumuşatıcılar da bulunmaktadır.

Deterjanın Özellikleri

Temel temizlik maddesi olarak kabul edilen sabunla karşılaştırıldığında, deterjanlar, bazı özellikleri bakımından avantajları, bazı özellikleri bakımından da dezavantajları olan bir temizlik maddesidir. Deterjanların başlıca özellikleri şunlardır:
– Sert sulardaki kalsiyum ve magnezyum iyonları ile kompleks oluşturmazlar ve dolayısı ile sert sularda da aktif hale gelirler (Ancak yumuşak sularda daha iyi köpürdükleri bilinmektedir),
– Soğuk sularda da çabuk çözünerek, gerekli temizliği yaparlar,
– Depolanması kolaydır. Nemli ortamlardan etkilenmez küflenmezler,
– Piyasada çok çeşitleri vardır, tüketicilere seçme şansı verir (fiyat, ambalaj, koku vb.),

Bu özelliklerinin yanında, ciltte alerji yapması, solunum yollarını etkilemesi, çevre kirliliğine yol açması deterjanların önemli dezavantajlarındandır.

Ağartıcılar (Renk Açıcılar, Beyazlatıcılar)

Renkleri solmayan (sabit renkli) renkli ve beyaz kumaşlardaki bazı kir ve lekelerin temizlenmesinde kullanılan kimyasal bileşiklerdir. Diğer bir deyişle, iplik, kâğıt, elyaf ve kumaşların doğal rengini açmak ya da renklerini tamamen gidermek için kullanılan, toz veya sıvı halindeki kimyasal bileşiklerdir. Kumaşların ağartılması işleminde kullanılan bu maddeler, temel iki grupta toplanabilir:

Klorlu Ağartıcılar (Hipokloritler)

Halk arasında çamaşır suyu olarak da bilinen klorlu ağartıcılar, diğer ağartıcılara göre, daha etkili beyazlatma yapar, dezenfektan özelliği vardır ve daha ucuzdur. Klorlu ağartıcılar, hipoklorit asidin (HOCl) kalsiyum, sodyum ve potasyum ile yaptığı tuzlardır.

Kalsiyum Hipoklorit (Kireç Kaymağı): Sönmüş kireç üzerinden klor gazı geçirilerek elde edilir. Bileşiminde %30-35 aktif klor vardır. Klor kokusunda beyaz bir tozdur. Kimyasal formülü Ca (Ocl)2‘dir. Suya karıştırıldığında, açığa çıkan klor ve oksijen renkli kumaşların rengini açar.

Sodyum Hipoklorit (Laborak Suyu): Sodyum hidroksit üzerinden klor gazı geçirilerek elde edilir. Bileşiminde %5 aktif klor vardır. Formülü NaOCl ‘dir. Suya karıştırıldığında, açığa çıkan klor ve oksijen, beyazlatma ve ağartma işlemini yapar.

Aynı zamanda dezenfektan bir maddedir. Piyasada satılan çamaşır suları genellikle sodyum hipoklorit bileşim indedir; %5-6′lık çözeltisi, dokuma maddelerinin beyazlatılmasında, %10-12′lik çözeltisi, banyo, mutfak ve tuvaletlerde mikrop öldürücü ve ağartıcı madde olarak kullanılır.

Potasyum Hipoklorit (Javel Suyu): Potasyum hidroksit üzerinden klor gazı geçirilerek elde edilir. Sarımtırak yeşil renkli bir sıvıdır. Formülü KOCl ‘dir. Ağartmada etken madde, klor ve oksijendir.

Pamuklu ve keten gibi bitkisel kaynaklı kumaşların beyazlatılmasında kullanılır. Yün ve ipeklilerde kullanılmaz. Kumaşın rahatça hareket edebileceği miktarda sıcak su konmuş bir yıkama kabına ağartıcı ilave edilir (ortalama 4 litre suya 1 yemek kaşığı). Kumaş bu suya bastırılarak, yaklaşık 10 dakika bekletilir. Sürenin sonunda sıkılır, durulanır ve kurutulur (güneşte kurutulduğunda sararma meydana gelir).

Ağartma işleminde, yumuşak ve temiz su kullanılmalıdır. Suyun sıcaklığı en az 60 °C olmalı, ancak eşyalar ağartıcılarla kaynatılmamalıdır. Gereğinden fazla ağartıcı kullanmak, ağartıcı ile kaynatma yapmak, eşyayı uzun süre suyun içinde bekletmek, ağartıcıyı doğrudan eşyanın üzerine dökmek, kumaşların yıpranmasına sebep olur.

Oksijenli Ağartıcılar

Oksijen esasına dayanan ağartıcılar, Hidrojen Peroksit (H2O2) ve Sodyum Perborattır (NaB2H2O2).

a. Hidrojen Peroksit (H2O2): Renksiz, kokusuz, hafif asit etkili bir sıvıdır; %3′lük çözeltisine “oksijenli su” denir. Hidrojen peroksit suya ilave edildiğinde, açığa çıkan oksijen ağartına işlemini yapar. Ağartma işleminde kullanılacak su, temiz, sıcak ve kireçsiz olmalıdır. Tercihen, cam veya emaye bir kapta, 4 litre sıcak suya bir kahve fincanı oksijenli su ilave edilerek karıştırılır. Temizlenmiş eşya bu su içerisinde (zaman zaman karıştırılarak) 3-5 dakika bekletilir. Eşya, sıkıldıktan sonra bol su ile durulanır.

b. Sodyum Perborat (NaB2H2O2): Aktif oksijen veren beyaz toz halinde bir maddedir. Ağartma işlemi sıcak suda yapılmalıdır. Çünkü Sodyum Perborat 60 °C sıcak suda bileşimindeki oksijenin bir kısmı, 90 °C suda da, tamamına yakını açığa çıkarak ağartma işini yapar. Cam veya emaye bir kaba 4 litre su konur ve yarım kahve fincanı Sodyum Perborat ilave edilir. Temiz eşya, bu su içinde ara sıra karıştırılarak ortalama 3-5 dakika bekletilir. Eşya sıkılır ve bol su ile durulanır. Oksijen esasına dayanan ağartıcılar, bütün liflerin (pamuklu, sentetik, ipek, yün) ağartılmasında kullanılabilir. Özellikle, hayvansal kaynaklı yün ve ipeğin ağartılmasında oksijenli ağartıcılar kullanılmalıdır.

Eriticiler/Solventler

Su, sabun, deterjan, ağartıcı ve temizlik maddeleri ile temizlenemeyen yağlı, mumlu, reçineli kir ve lekelerin temizlenmesinde etkili olan maddelerdir. Aynı zamanda, su ile temizlendiğinde kısmen özelliği bozulan yünlü ve ipeklilerin temizliği için de uygun malzemelerdir.

19. yüzyıldan 20. yüzyıl ortalarına kadar kullanılan gaz, benzin gibi petrol ürünü eriticiler, bazı dezavantajları nedeniyle, günümüzde fazla kullanılmamaktadır. Petrol ürünü eriticilerin dezavantajları şunlardır:
– Yanma dereceleri düşük olduğu ¡cin, çabuk alev alırlar ve damıtılmaları zordur.
– Damıtılmamış olanlar kumaşta artık bırakır.
– Kokuları hoşa gitmez.
– Buharları solunum yollarını tahriş eder.
– Yavaş buharlaştıkları ¡cin kumaşta leke bırakabilir.

Günümüzde, solventler olarak bilinen hidrokarbonlu eriticiler kullanılmaktadır.

Karbon Tetraklorid (Carbon Tetrachloride)

Kaynama derecesi 76,5 °C’dir. Zehirleyici bir maddedir. Bu özelliğinden dolayı elde yıkama yönteminde kullanılmaz. Kuru temizleme makinalarında kullanılabilir. Metalleri aşındırma özelliği vardır. Giysilerdeki metal aksesuarlara zarar verebilir.

Trikloretilen (Trichloroethlene)

Kaynama derecesi 86,9 °C’dir. Metalleri aşındırma etkisi yoktur. Hoş kokulu renksiz bir sıvıdır. Renk açma özelliği vardır ve yüksek sıcaklıkta bu özelliği artar. O nedenle kullanımı sınırlıdır. Ancak, organik bileşikleri (bitkisel ve hayvansal yağları) çözer. Buharları merkezi sinir sistemini etkiler. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde, akciğer kanseri ve düşüklere yol açtığı gözlenmiştir. Etilen ve asetilenden elde edilir.

Perkloretilen (Perchloroethylene)

Tetrakloretilen olarak da bilinir. Yanma noktası oldukça yüksektir 121 °C, oda sıcaklığında alev almaz. Yumuşak hoş kokuludur. Renk açma özelliği yoktur. Suda çözünmez. 121.1 °C’de kaynar, -19 °C’de donar. Etilenin 400 °C’de ısıtılmasından elde edilir. Günümüzde, kuru temizlemede en çok kullanılan eriticilerdendir.

Aseton

Petrolün damıtılması esnasında oluşan propan maddesinin dehidratasyonu yoluyla veya nişastanın mayalandırılması yoluyla elde edilir. Renksiz, hoş kokulu bir sıvıdır. Sanayide çözücü olarak kullanılır. Özellikle oje (tırnak cilası)’nin en iyi çözücüsüdür.

Temizlikte Kullanılan Diğer Malzemeler

Su, sabun, deterjan gibi temel malzemelerin dışında kullanılan çoğu zaman lekelerin çıkarılmasında sabun, deterjan ve ağartıcılara destek olan kimyasal bileşikler aşağıda verilmiştir.

Asitler

Suda çözündüğünde Hidron iyonu veren alkalilerle birleşerek tuzları meydana getiren bileşiklerdir. Temizlik maddelerinin yapısında bulunan, leke çıkarmada, koku gidermede, dezenfeksiyon amacıyla kullanılan maddelerdir. Leke temizlemede çoğu zaman sudaki eriyikleri kullanılır.

Asetik Asit: Keskin kokulu organik bir asittir. Saf hali yakıcı, tahriş edici ve parçalayıcıdır. Sirke asiti olarak da bilinir. Üzüm sirkesinde %5-8 oranında bulunur. Başlıca; cam üzerindeki kireç, alçı, kan, kahve, tuz lekelerinin çıkarılmasında kullanılır. Temizlenmiş yünlü çamaşırlar asetik asitli sudan geçirildiğinde yumuşaklık, parlaklık kazandırır. Aynı zamanda koku absorbe eder.

Sitrik Asit: Limon tuzu olarak da bilinir. Beyaz kristaller halinde organik bir asittir. Karbonhidrat yağ ve proteinli bileşikleri çözer. Bu özelliği nedeniyle, proteinli kirlerin temizliğinde kullanılır. Ayrıca kireç, mürekkep, meyve lekelerinin çıkarılmasında ve metallerin temizlenmesinde, parlatılmasında kullanılır.

Sülfürik Asit: Sülfat asidi, hidrojen sülfat olarak da bilinir. Boyar maddelerin, deterjanların, tuzların, asitlerin üretiminde, arıtım işlemlerinde kullanılır. Aşırı nem çekici, güçlü, yakıcı, parçalayıcı ve tahrip edicidir. Organik bileşikleri parçalar. Piyasada %75-90′lık konsantrasyonlarda bulunur. Yoğun organik atıkların temizliğinde kullanılır.

Hidroklorik Asit: Hidrojen klorür veya tuz ruhu olarak bilinir. Güçlü, parçalayıcı, yakıcı, kuvvetli bir asittir. Piyasada tuz ruhu olarak satılan temizlik maddesi %18-20′lik hidroklorik asit ihtiva eder. Lavabo ve tuvaletlerin temizliğinde, yağlı lekelerin çıkarılmasında kullanılır. Mermer yüzeylerde kesinlikle kullanılmamalıdır. Mermeri parçalar.

Oksalik Asit: Kuzukulağı asiti olarak da bilinir. Beyaz kristaller halindedir. Suda erir ve erirken dışarıya sıcak buhar verir. Buharı zehirleyicidir, demir bileşiklerini parçalar. Pas, mürekkep, ter lekelerinin çıkarılmasında kullanılır. Çamaşırların rengini açabilir. Bu nedenlerle renkli kumaşlardaki lekeleri çıkarırken dikkatli çalışılmalıdır.

Tartarik Asit: Üzüm suyundan şıra elde edilmesi esnasında, fıçıların tabanında biriken tortudan (krem tartar) elde edilir. Kan lekesinin çıkarılmasında kullanılır.

Bazlar

Suda çözünen, acı tatta, asitlerle tepkimeye girerek tuzları meydana getiren maddelerdir.

Sodyum Hidroksit: Sud kostik veya kostik madde olarak da bilinir. Suda ısı vererek çözünen, kristal yapılı, aşırı nem çekici bir maddedir. Protein ve selülozlu bileşikleri tahrip eder. Açıkta bırakıldığında yapısındaki nemi vererek toz haline dönüşür. Toz hali kristal halinden daha etkilidir. Çoğunlukla, sabun ve deterjan yapımında, mutfak lavabolarının, borularının açılmasında, katran, is lekelerinin çıkarılmasında kullanılır.

Potasyum Hidroksit: Parlak, yumuşak, çok iyi nem çekici bir maddedir. Arap sabunu (kıvamlı sabun), sıvı sabun ve deterjan üretiminde kullanılır. Potasyum hidroksit havadan nem çektiğinde, potasyum karbonata dönüşür. Potasyum karbonat da metallerin ovularak temizlenmesinde kullanılır.

Amonyak: Keskin kokulu, yakıcı, tahriş edici, hafif bir alkalidir ve uçucu özelliği vardır. Yünlü ve ipeklilerin temizliğinde, ter, pas, şarap lekelerinin çıkarılmasında ve altın temizliğinde kullanılır.

Tuzlar

Asitlerle bazların tepkimeye girmesi sonucu oluşan kristal maddeler olan tuzlar, havadaki nemi emer, yani higroskopik maddelerdir ve suda kolay çözünürler. Sodyum klorür (yemek tuzu), yemek sodası, bakır karbonat, çamaşır sodası, belli başlı tuzlardandır.

Sodyum Karbonat: Çamaşır sodası olarak bilinir. Yapay olarak karbondioksit ve amonyağın tepkimesi sonucu elde edilen kristal yapıda beyaz bir maddedir. Açıkta bırakıldığında suyunu kaybeder ve toz haline dönüşür. Bu durumda etkisi daha yüksek olur. Nemsiz ortamda, kapalı kaplarda saklanmalıdır. Suyun sertliğinin giderilmesinde, keten liflerinin beyazlatılmasında, yağlı kirlerin temizliğinde kullanılır.

Sodyum Klorür: Sofra tuzu olarak bilinir. Sodyum üzerinden klor gazının geçirilmesi ile veya doğadan tabii kaynaklardan elde edilir. Nötr tuzlardandır, sudaki çözeltisi asidik karakterdedir. Kahve, çimen, şarap lekelerinin çıkarılmasında kullanılır. Kumaşlarda renk açımı yapabilir, dikkatli kullanılmalıdır. En çok, gıda sanayiinde koruyucu ve lezzet verici olarak kullanılır.

Alkoller

Alkoller, yanıcı, uçucu, tahriş edici, donma derecesi çok düşük ve glikozun fermantasyonu sonucu elde edilen maddelerdir. Uçucu oldukları için kapalı kaplarda saklanmalıdır.

Etil Alkol: Alkol veya etanol olarak da bilinir. Glikozun mayalanmasıyla elde edilir. Yağ, reçine ve esans maddelerini çözer. Bileşiminde yağ bulunan, özellikle ruj, far, tükenmez kalem lekelerini çıkarır.

Metil Alkol: Mor ispirto olarak bilinir, reçineli bileşiklerde, boyar maddelerde, parfümlerde ham madde olarak kullanılır. Yer döşemelerindeki vernik ve boya lekelerinin çıkarılmasında etkilidir.

Asit, Baz, Alkol ve Tuzların Kullanımında Dikkat Edilecek Noktalar

– Kullanılacak yüzeye uygun bir madde seçilmelidir.
– Satın alırken kendi ambalajında bulunmalıdır, açıktan alınmamalıdır.
– Asitleri kullanırken seyreltik çözelti halinde kullanmalıdır.
– Asitler ve bazlar fiziksel olarak yakıcı, yanıcı, tahriş edici ve parçalayıcı özelliklere sahip oldukları için cilde temas ettirilmemelidir.
– Mümkünse maske ve koruyucu elbise kullanılmalıdır.
– Koku ve gazları zehirleyicidir; koklanmamalıdır.
– Koku ve renklerinin güzel, hoş olması, etkilerinin azaldığı ya da etkisiz hale geldiği anlamına gelmez.
– Kullanılan asit ve bazların, uygulamadan sonra nötralize edilmesi gerekir.
– Satın alınırken, ürünün üzerindeki etiket bilgileri dikkatlice okunmalıdır.
– Etiket üzerinde, firmanın adresi, ürettiği ürünün özellikleri, son kullanım tarihi, yan etkileri, TSE damgası, kazalar sonucu meydana gelebilecek zararlar hakkında bilgi bulunmalıdır.
– Solüsyon oluşturulacak ise, kendi ambalajında değil başka bir kapta oluşturulmalıdır.
– Bütün maddeler kendi ambalajlarında saklanmalıdır.
– Ambalajları değiştirilecek ise, üzerine uyarıcı etiket konulmalıdır.
– Birbiriyle reaksiyona girebilecek olan ürünler, yan yana tutulmamalıdır.
– Çocuklardan uzak tutulmalı ve madde hakkında bilgilendirilmelidir.
– Tuzlar nötr ya da az etkilidirler, bunlar fazla zarar vermezler fakat yine de dikkatli olunmalıdır.
– Hiç birisine, deneme, ne olduğunu anlama vs. gibi nedenlerle temas ya da karıştırma yapılmamalıdır.
– İçilmemeli, yenilmemeli, tadına bakılmamalıdır.
– Acil bir durum olduğunda hemen hastaneye gidilmelidir.
– Özelliği ve yan etkisi bilinmeyen ürünler satın alınmamalıdır.

Temizlikte Kullanılan Deterjanlar ve Özellikleri

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir